Mart 2016’da, ata topraklarından, toprakların coşkulu zeytin bahçelerinden güç alıp, hayatın bizce en güzel yükünün altına girmiştik.
Doğanın verdiklerinden ekmeğimizi çıkarmak, önce ailemin, sonra yöremin emekçi kadınlarının ellerinden el almak, başka türlü bir üretim ve adaletli dağıtım ağlarının olabilirliğini yaşayan halka gösterebilmek, kadınlara istihdam alanları açabilmek için, Dalagöz mevkiinin antik çağlardan kalma yoluna koyulmuştuk.

Soframıza koyduğumuz gibi sunduğumuz, temiz, katkısız, yerel tohumlardan, bilge ağaçlardan gıdalar, binbir emekle ve ormanların, tarlaların, dağların ve denizin sunduklarıyla örülen, dikilen, kurulan, bağlanan ev aksesuarları, ölümsüz ağaçtan gelen altın yağımız ve zeytin…
Hepsi, sürdürülebilirliği dikkatle gözeterek size ulaştırdığımız ürünlerimiz. Hepsi, sizlerle paylaşmaya çalıştığımız dünyamızdan bir nefes…
Baharın uyanmaya hazırlandığı bir Mart gününde, 2016 yılında işte böyle bir dünyanın kahramanılarından biri olmaya karar verdik.
Onca şehirden, kalabalıktan geçip, sadece atalık tohumların değil hafızamızın da peşine düştük. Düştük ki, temiz beslenmenin yollarını herkes için arayalım. Hiç pişman olmadık.
Ne mutlu ki bize ne çok dost edindik, daha nicesine ulaşabilmek dileğiyle…